Kişisel blog: 2002'den bu yana kültürel koruma, Internet hukuku ve "hayata" dair saptamalar, paylaşımlar...
19 Ara 2009
17 Ara 2009
12 Ara 2009
10 Ara 2009
9 Ara 2009
"TÜRK MEVSİMİ"NDEN İZLENİMLER...
Web'de Kültür Sanat'ta !
18 Kas 2009
13 Kas 2009
5 Kas 2009
23 Eki 2009
21 Eki 2009
20 Eki 2009
13 Eki 2009
10 Eki 2009
"CANBABA"
Saat 00:31... Milliyet Internet'te bir haber:
Gazeteci Bülent Yardımcı vefat etti /
İşte bu kadar...
Yaşadı, hep mücadele etti,
Sonra da
Gitti...
Ne can arkadaşımızdı, babacandı...
"Canbaba" derdik biz ona...
Gazeteci Bülent Yardımcı vefat etti /
İşte bu kadar...
Yaşadı, hep mücadele etti,
Sonra da
Gitti...
Ne can arkadaşımızdı, babacandı...
"Canbaba" derdik biz ona...
24 Eyl 2009
20 Eyl 2009
11 Eyl 2009
2 Eyl 2009
1 Eyl 2009
Gmail ÇÖKTÜ AMA BU ÇALIŞIYOR!
Google Apologises To Millions After Gmail Collapse (from The Herald )
1 Eylül 2009 akşamı Gmail çöktü, ama Blogger.com çalışıyor!!!
1 Eylül 2009 akşamı Gmail çöktü, ama Blogger.com çalışıyor!!!
24 Ağu 2009
ÇEKÜL - SİLLE KENT ATÖLYESİ AÇILDI
ÇEKÜL - SİLLE KENT ATÖLYESİ AÇILDI
(Yıllar önce Sille'den geçerken terkedilmiş evleri görüp ne kadar üzülmüştük... )
(Yıllar önce Sille'den geçerken terkedilmiş evleri görüp ne kadar üzülmüştük... )
15 Ağu 2009
BU SABAH RUMELİHİSARI SAHİLİNDE BUNU GÖRÜP SEVİNDİK:
23 Tem 2009
HAVAİ FİŞEK HAVAİLİĞİ
Son zamanlarda iyice tırmanan havai fişek gösterileri hakkında bir imza kampanyası açılmış: Tıklayın!Validebağ Gönüllüleri
8 Tem 2009
6 Tem 2009
5 Tem 2009
20 May 2009
7 May 2009
25 Nis 2009
SU HAKKI
Express dergisinden Ulus Atayurt, Dünya Su Forumu için İstanbul'da bulunan Kanadalı yazar, aktivist, "su savaşçısı" Maude Barlow ile, Açık Radyo'da bir söyleşi yaptı. Bu söyleşinin kısaltılmış hali ilk olarak Express dergisinin son sayısında yayımlandı... Yazıyı okumak için tıklayın:
Açık Radyo
Açık Radyo
18 Nis 2009
17 Nis 2009
12 Nis 2009
3 Nis 2009
24 Mar 2009
SORUNSUZ TAŞINMAK İÇİN: "BEKTAŞ NAKLİYAT"
"Göçebe bir toplum muyuz değil miyiz?" tartışması akademik çevrelerde süredursun, "ev taşıma" konusunda en yerleşik ailelerin bile zaman zaman "taşındığı" bir gerçek...
Şu sıralar ise taşınan taşınana...
Biz de geçen yıl ve bu yıl hem kendimiz, hem de bir yakınımız "taşındık", aynı "yakın" bir yıl içinde yeniden taşınmak durumunda kaldı.
Taşınmadan önce hangi taşıma şirketinin kullanılması gerektiği konusunda sağlam bilgiye ulaşmak çok zor. Internet'teki kaynaklar yetersiz ve yanıltıcı. O yüzden "fiilen" taşınanların deneyimlerine başvurduk. Son derece "güç beğenen", son derece "titiz" ve yakın zamanda "taşınmış" iki dostumuz "Bektaş Nakliyat" dedi.
Gerçekten de dedikleri doğru çıktı. Üç keresinde de Bektaş Nakliyat ekibinden yararlandık, "tereyağdan kıl çeker gibi" taşıdılar herşeyi...
Bunları buraya yazmamın nedeni, bu konuda İnternet'te "kullanıcı görüşü" arayanlar, ola ki buraya da uğrarlar, işlerine yarasın diye...
Ortalıkta aynı isimde onlarca firma var, Bektaş ekibinin de taklitleri çok.
"Gerçek Bektaş ekibi"nin web sitesi: http://www.bektasnakliyat.com.tr/
Konuşup anlaşmak için: İsmail Bektaş'ı arayın, telefonu: 0532 2171391
Antika eşyalarınız varsa ekipte Hamdi'nin de bulunmasını isteyin. Onları dikkatle söküp takmakta çok usta, kibar, dikkatli bir genç.
Keza Polat Bektaş, çok zeki, becerikli, dikkatli bir ekip başı...
Bu ekibin ortak özelliği, işlerini gereği gibi yaparken, son derece kibar ve güleryüzle çalışması.
Sanki yük taşımıyorlar, evcilik oynuyorlar. Suratlarını hiç buruşturmuyorlar. Evde sigara migara içmiyorlar. Kullandıkları malzemeler kaliteli ve fazlasıyla koruyucu. Eşyayı yeni yerlerine koyarken ev sahibine fazla iş bırakmamaya özen gösteriyorlar. Çalışırken son derece sessiz bir işbölümü içindeler. Birbirlerine efendice yardım ediyorlar.
Daha ne diyeyim, tekrar teşekkürler Bektaş...
Son bir ipucu: Kitaplar için Bauhaus'da özel kitap taşıma kolileri, porselenler için ara bölmeli porselen tabak kolileri çok işe yarıyor. IKEA'da bardak-çanak satılan bölümde, bardak alanlara verilen küçük taşıma kartonları ile eşya düzenleme bölümündeki şeffaf fermuarlı çantalar hakeza. Kitaplar ve heykel, biblo, v.b. nazik eşyayı önceden kendiniz paketleme yapıp gidilen yerde nereye/hangi odaya bırakılacağını kutuların üstüne yazarsanız, vakit kazandırıcı oluyor.
Şu sıralar ise taşınan taşınana...
Biz de geçen yıl ve bu yıl hem kendimiz, hem de bir yakınımız "taşındık", aynı "yakın" bir yıl içinde yeniden taşınmak durumunda kaldı.
Taşınmadan önce hangi taşıma şirketinin kullanılması gerektiği konusunda sağlam bilgiye ulaşmak çok zor. Internet'teki kaynaklar yetersiz ve yanıltıcı. O yüzden "fiilen" taşınanların deneyimlerine başvurduk. Son derece "güç beğenen", son derece "titiz" ve yakın zamanda "taşınmış" iki dostumuz "Bektaş Nakliyat" dedi.
Gerçekten de dedikleri doğru çıktı. Üç keresinde de Bektaş Nakliyat ekibinden yararlandık, "tereyağdan kıl çeker gibi" taşıdılar herşeyi...
Bunları buraya yazmamın nedeni, bu konuda İnternet'te "kullanıcı görüşü" arayanlar, ola ki buraya da uğrarlar, işlerine yarasın diye...
Ortalıkta aynı isimde onlarca firma var, Bektaş ekibinin de taklitleri çok.
"Gerçek Bektaş ekibi"nin web sitesi: http://www.bektasnakliyat.com.tr/
Konuşup anlaşmak için: İsmail Bektaş'ı arayın, telefonu: 0532 2171391
Antika eşyalarınız varsa ekipte Hamdi'nin de bulunmasını isteyin. Onları dikkatle söküp takmakta çok usta, kibar, dikkatli bir genç.
Keza Polat Bektaş, çok zeki, becerikli, dikkatli bir ekip başı...
Bu ekibin ortak özelliği, işlerini gereği gibi yaparken, son derece kibar ve güleryüzle çalışması.
Sanki yük taşımıyorlar, evcilik oynuyorlar. Suratlarını hiç buruşturmuyorlar. Evde sigara migara içmiyorlar. Kullandıkları malzemeler kaliteli ve fazlasıyla koruyucu. Eşyayı yeni yerlerine koyarken ev sahibine fazla iş bırakmamaya özen gösteriyorlar. Çalışırken son derece sessiz bir işbölümü içindeler. Birbirlerine efendice yardım ediyorlar.
Daha ne diyeyim, tekrar teşekkürler Bektaş...
Son bir ipucu: Kitaplar için Bauhaus'da özel kitap taşıma kolileri, porselenler için ara bölmeli porselen tabak kolileri çok işe yarıyor. IKEA'da bardak-çanak satılan bölümde, bardak alanlara verilen küçük taşıma kartonları ile eşya düzenleme bölümündeki şeffaf fermuarlı çantalar hakeza. Kitaplar ve heykel, biblo, v.b. nazik eşyayı önceden kendiniz paketleme yapıp gidilen yerde nereye/hangi odaya bırakılacağını kutuların üstüne yazarsanız, vakit kazandırıcı oluyor.
16 Mar 2009
3 Mar 2009
27 Şub 2009
"ONLINE" BRAINSTORMING!
BrainReactions.net Online Brainstorming and Idea Management Software
Bu da o sırada kullanılacak bir diğer imkan:
http://www.bubbl.us/index
Bu da o sırada kullanılacak bir diğer imkan:
http://www.bubbl.us/index
26 Şub 2009
ÇEVRİMİÇİ GAZETECİLİK EĞİTİMİ
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti çevrimiçi
gazetecilik eğitimi başlattı...
gazetecilik eğitimi başlattı...
25 Şub 2009
KAZA BLOGLARI...
Internet böyle bir şey işte... Bu sabah Amsterdam kazası haberiyle sarsıldık. Bizim basın ve televizyonlardan bilgi edinmeye çalışırken, Internet'te olayla ilgili bilgiler akmaya başladı... Derken bir Schipol Kazası blogu açılıverdi...
Bir Twitter kullanıcısı da dakika dakika gördüklerini cep telefonundan naklediyordu...
Kurtulanlara "Geçmiş olsun", "gözünüzaydın", acı haber alanlara "başsağlığı" ve "dayanma gücü" mesajları...
CNN "kazada ölen yok" dedi. İnşallah öyledir...
Bir Twitter kullanıcısı da dakika dakika gördüklerini cep telefonundan naklediyordu...
Kurtulanlara "Geçmiş olsun", "gözünüzaydın", acı haber alanlara "başsağlığı" ve "dayanma gücü" mesajları...
CNN "kazada ölen yok" dedi. İnşallah öyledir...
15 Şub 2009
9 Şub 2009
8 Şub 2009
26 Oca 2009
DOĞA BİLGİSİ ESKİR Mİ?
"...Vergilius, Çiftçilik Sanatı'nda ayrıca, doğal olaylarla ilgili görüşlerini belirtirken, zengin bir Roma folkloru bilgisi de aktarmış olur. Bilgileri eskimiş olsa da, İ.Ö. 30 yılında yazılmış bu kitap, doğa tutkunlarını heyecanlandırmayı bugün bile başarabilmektedir."
Vergilius; "Çiftçilik Sanatı"nın çevirmeni böyle diyor... Heyecanlananlardan biri de biziz anlaşılan. Ama asıl şimdi daha çok heyecanlandım ben... O da "doğa bilgisinin eskimesi" olgusu... Bilgi eskir de doğa bilgisi eskir mi? Eskiyen doğa hakkında bildiklerimiz mi?
"...Şüphecilik antikçağda bitmiyor. Günümüze gelinceye kadar onun
çeşitli biçimlerine rastlayacağız. Özellikle Descartes, Hume, Kant,
Comte gibi ünlü düşünürlerin şüphecilikleri bizi şaşkına çevirecek.
Hele rönesans şüpheciliğini ibretle izleyeceğiz. Bütün bu
şüpheciliklerde ortak olan iki büyük yanılgı (hata)'dır: İlk
yanılgıları nesnel gerçekliğe yanlış bir anlam vermeleri ve onu son
(değişmez, başkaca hiçbir bilgiyi gerektirmez) bilgi saymalarıdır.
Oysa böyle bir bilgi yoktur. Bilgi süreci de, kendisinden yansıdığı
evrensel yaşam gibi, sonsuzdur ve sürekli olarak gelişmektedir.
Sonsuza kadar da gelişmeye devam edecektir. Bilgiye son çekmek,
sonsuza son çekmek demektir ki olanaksızdır. Evrensel gelişme nasıl
sonsuzsa, onun bilgisi de elbette sonsuz olacaktır. Belli bir yere bir
zamanlar yirmi saatte giden tren teknik gelişme sonucu bugün dört
saatte gitmektedir. Bir zamanlar trenin o belli yere yirmi saatte
gittiği nasıl kesin (saltık) ve doğru bir bilgiyse bugün dört saatte
gittiği de öylece kesin ve doğru bir bilgidir. Her ikisinden de
şüphelenilemez. Yarın bu süre belki de çok daha kısa bir zamana
inecektir. Bilgi bu anlamda görelidir ama, tarihsel olarak (eşdeyişle,
bilgi sürecinin belli aşamalarına tekabül eden belli tarihlerde) kesin
ve saltıktır. Her göreli bilgi saltıklığını da birlikte taşır..."
"DÜŞÜNCE TARİHİ"- Orhan Hançerlioğlu, Altıncı Basım: Eylül 1995, Remzi Kitapevi.
Vergilius; "Çiftçilik Sanatı"nın çevirmeni böyle diyor... Heyecanlananlardan biri de biziz anlaşılan. Ama asıl şimdi daha çok heyecanlandım ben... O da "doğa bilgisinin eskimesi" olgusu... Bilgi eskir de doğa bilgisi eskir mi? Eskiyen doğa hakkında bildiklerimiz mi?
"...Şüphecilik antikçağda bitmiyor. Günümüze gelinceye kadar onun
çeşitli biçimlerine rastlayacağız. Özellikle Descartes, Hume, Kant,
Comte gibi ünlü düşünürlerin şüphecilikleri bizi şaşkına çevirecek.
Hele rönesans şüpheciliğini ibretle izleyeceğiz. Bütün bu
şüpheciliklerde ortak olan iki büyük yanılgı (hata)'dır: İlk
yanılgıları nesnel gerçekliğe yanlış bir anlam vermeleri ve onu son
(değişmez, başkaca hiçbir bilgiyi gerektirmez) bilgi saymalarıdır.
Oysa böyle bir bilgi yoktur. Bilgi süreci de, kendisinden yansıdığı
evrensel yaşam gibi, sonsuzdur ve sürekli olarak gelişmektedir.
Sonsuza kadar da gelişmeye devam edecektir. Bilgiye son çekmek,
sonsuza son çekmek demektir ki olanaksızdır. Evrensel gelişme nasıl
sonsuzsa, onun bilgisi de elbette sonsuz olacaktır. Belli bir yere bir
zamanlar yirmi saatte giden tren teknik gelişme sonucu bugün dört
saatte gitmektedir. Bir zamanlar trenin o belli yere yirmi saatte
gittiği nasıl kesin (saltık) ve doğru bir bilgiyse bugün dört saatte
gittiği de öylece kesin ve doğru bir bilgidir. Her ikisinden de
şüphelenilemez. Yarın bu süre belki de çok daha kısa bir zamana
inecektir. Bilgi bu anlamda görelidir ama, tarihsel olarak (eşdeyişle,
bilgi sürecinin belli aşamalarına tekabül eden belli tarihlerde) kesin
ve saltıktır. Her göreli bilgi saltıklığını da birlikte taşır..."
"DÜŞÜNCE TARİHİ"- Orhan Hançerlioğlu, Altıncı Basım: Eylül 1995, Remzi Kitapevi.
21 Oca 2009
14 Oca 2009
6 Oca 2009
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)