20 Ara 2002

İ-Net Konferansı'nda "SPAM" (istemdışı gelen e-postalar ) Paneli...






Dr.Yaman Akdeniz (Cyber-Rights Cyber-Liberties), Çağrı Yücel (spam.org.tr)
Rıza Saraçlı (TİD =T.İnternet Derneği), Av. Vedat Gürer (İ v HP)
ve toplu resim...


Bugün, 19-21 Aralik 2002 Istanbul'da Harbiye Kultur Sitesinde yapılan "Inet-tr ' 02" - VIII. "Turkiye'de Internet" Konferansı'nda "Spam" paneli vardı... Leeds Üniversitesi'nde "Cyber-law" dersleri de veren Dr. Akdeniz, '80'li yıllardan beri Avrupa'da gündemde olan "Kişisel Verilerin Korunması" yasal düzenlemeleri açısından konuya yaklaştı ve Türkiye'nin ABD'deki uygulamalardan çok, AB normlarına ve uygulamalarına "bakması" gerektiğini vurguladı. İnternet Derneği adına konuşan Rıza Saraçlı, Türkiye'de de 1 ay içinde kurulacak komisyonlarla "bir RBL" ("Real Time Black-hole List" = "Eşzamanlı tutulan Kara Delik Listesi", Kara Liste, "Spam"cileri saptama, engelleme listesi...) oluşacağını ve "mücadeleyi hızlandıracaklarını" belirtti. Saraçlı, yalnızca ISP'lerin değil, ttnet'in, e-posta servisi veren üniversitelerin ve diğer kurumların da hep birlikte davranarak bir uzlaşımda buluşmalarının ve aynı kurallara titizlikle uymalarının gereğine dikkat çekti. "Black-list"in kurumların kendi posta sunucularının olduğu yerde kurulmasının zaman kazandırıcı olacağını ekledi...

Vedat Gürer, bunun için ODTÜ'nün alan adı gelirlerinden elde ettiği bütçeden ("15-20 bin dolar" kadar! ) pay ayıracağını duyduğunu söyledi.

Dinleyiciler, IP numarası ile kara listeye alınan bir kullanıcıya hizmet satan ISP, daha sonra onu devre dışı bırakıp, onun IP numarası ile başka bir kullanıcıya hizmet vermeye başladığında, yeni kullanıcının haksız yere yer aldığı bu listeden nasıl çıkabileceğini merak ettiklerini belirttiler. Bunun için ISP (Internet Servis Provider)'lerin çok titiz çalışıp, bunu RBL'e bildirmesi gerektiği yanıtı verildi.

Yücel, tuzak olarak "fake" e-posta adreslerinin web'de yayınlayıp, buralara gelecek "spam"lerden de listeleme yapıldığını, hatta bazı yazılımlarla bu tip tuzaklara düşenlere bir "imza" yaratıldığını, onlar farkında olmadan gönderiye devam ederken, aynı yazılımların sadece o "imza"yı denetleyerek daha çabuk sonuca ulaşıldığını belirtti.

Sonradan Panel'e katılan Serhat Akkılıç (Project House) "Privacy" ve "Permission"un önemli olduğunu, "izin varsa spam olmadığını" söyledi. Buna karşılık, Dr. Akdeniz, kullanıcıdan izin alınırken, hele de bu arada ona bedava bir hizmet sağlanıyorsa, "gönderi almama" seçeneğinin sunulmadığını, bu nedenle aslında seçeneksiz kalan kullanıcılara yine de istem dışı mesaj gitmiş olacağını hatırlattı.

Dinleyicilerden Altuğ İnci, "spam"in, "alıcının ilgisi olmadığı bir konuda istem dışı mesaj alması ve bunu da engelleyememesi" olduğunu söyledi.
Panelist Çağrı Yücel, "fazla sayıda ve istek dışı gönderilen mesaj spam'dir" dedi...
Panelist Serhat Akkılıç, "e-posta adreslerinin aleni olarak satımak/satınalmak spam'dir" dedi.
Vedat Gürer, "anonim" bilgilerin, aleni veya değil toplanabileceğini, bunda hukuka aykırılık olmadığını vurguladı.

Sonra herkes "spam" tanımı üzerinde tartışmaya başladı.

Internet'teki sörf duraklarını da (Gator gibi, Double-Click gibi) izleyen yazılımların, kullanıcıya istem dışı pop-up reklamlar göstermesinin, SMS mesajlarının... da spam sayılıp sayılmayacağı tartışıldı...

Yaman Akdeniz, İngiliz "Tesco"dan bir örnek vererek, konuya tekrar "kişisel verilerin korunması" bağlamında açıklık getirdi. Süpermarket zinciri Tesco, ilk kurulduğunda 15 milyon müşteriye Tesco alışveriş kartı vermiş, yıllar sonra bir de sigorta şirketi kurduğunda, kartları verirken topladığı bilgilere dayanarak bu aynı 15 milyona sigorta şirketinin kısa yoldan reklamını yapmak istemiş, bunun üzerine "kişisel verilerin korunması yasası" "dur bakalım, bunu yapamazsın" demişti. Bunun üzerine Tesco da "15 milyon X 25 pence" gibi bir masrafla herkese mektup yazıp, izin istemiş ancak bundan sonra reklamını iletebilmişti...

Serhat Akkılıç, "spam'le mücadelenin tarafları kim? Bu bir suç aslında" derken, Gürer, tanımsız suç olmayacağı ilkesini hatırlattı.

Dinleyicilerden Avniye Tansuğ, bu "taraflar" meselesinde Roma Hukuku'na dönülmesinde yarar olacağını söyledi. Tansuğ, "tedbirli bir aile babası İnternet kullanırken ne yapardı?" dedi. Buna göre İnternet kullanıcısı da taraflardan biriydi ve "bilinçli" ve "tedbirli" olması şarttı.

Sonuçta AB direktifleri paralelinde yapılacak yasal düzenlemelerin ve Kişisel Verilerin Saklanması Yasası'nın bir an önce çıkarılmasının "pek hayırlı" olacağında, yine de "spam"den kaçınmanın "o kadar da kolay olmadığı"nda birleşildi...

Yarın, aynı yerde bu kez İ v HP'nin sunacağı "Elektronik/Dijital İmza" ve "Bilgiye Erişim Özgürlüğü" panelleri var...
Kar da bastırdı, bakalım ne yapacağız!


Hiç yorum yok: